Su
arıtma nedir sualine yanıt bulmadan önce suyu tanımak gerekir. Su herkesin
bildiği şekliye 2 hidrojen atomu ve bir oksijen atomunun birleşmesinden oluşmuş
hayatın kaynağı sayılan bir yapıdır. Ancak su yalnızca bu moleküllerden ibaret
değildir. Üniversal çözücü (solvent) özelliği olan su temas ettiği maddeleri de
bünyesine katabilme özelliğine sahiptir. Bu maddeler vücudun ihtiyaç duyacağı
yararlı maddeler olabileceği gibi vücutta istenilmeyen zarar veren maddeler de
olabilmektedir. İşte su arıtma suyun içerisinde
bulunan zarar veren maddeleri suyun içerisinden uzaklaştırma başka bir deyişle
arındırma işidir.
Su
arıtma tabiatta tabii bir proses olarak işlerken dünya nüfusunun
kalabalıklaşması, endüstrileşme gibi su kaynaklarının hızla kirlenmesine ve
temiz su kaynaklarının gittikçe tükenmesine sebep olmuştur. İnsanlık bu noktada
yapay ve hızlı yollarla suyun arındırılması metotlarını bulma yoluna gitmek
zorunda kalmıştır. Bir hayli insan son zamanlarda su arıtma ve su
arıtma cihazı kelimesini sevimsiz olarak karşılamaktadır. Oysa doğal
kaynak suları diye adlandırılmış olan sular dahi arıtılmış sudur. Doğanın
arıttığı su insanlığın teknolojide şuurlu şuursuz hızlı bir şekilde ilerlemesi
ile yetersiz kalmaktadır. Bugün bir hayli yeraltı suyu yeryüzüne kirli bir
şekilde çıkmaktadır. Ne yazık ki doğanın arıtma kapasitesine zarar vermiş
vaziyetteyiz. Burada insanlığın yapabileceği iki husus var. Birincisi kirletmiş
olduğumuz su arıtma sistemleri ile suları
arındırma işlemi ile doğanın kendi arıtabileceği düzeylerdeki kirlilik
vaziyetine getirmek (atık su arıtımı) ikincisi doğanın tez arıtamadığı temiz su
kaynaklarını da yeniden arıtma işlemi ile sıhhatimizi bozmayacak düzeylere
getirmek (su arıtma veyahut temiz su içme suyu arıtımı). Tabi hayat kaynağımız
suyu ve etrafımızı kirletebilecek diğer unsurlar da (hava, katı atık, vs.) göz
önünde bulundurulmalı ve doğanın arıtma kapasitesini bilerek ona aşamayacağı
yük getirmemeliyiz.
Peki su
arıtma nasıl yapılır? Su arıtma işlemi tabiatta işleyen doğal
bir prosestir. Sathi sular çeşitli faktörlerle kirlenir, buharlaşma
aracılığıyla suyun en saf hali gökyüzüne taşınır ve bu su yeniden çoğunlukla
temiz bir kaynak olarak semandan yeryüzüne inerek canlı hayatının devamını
teşkil eder. Yeniden yüzeyde çeşitli faktörlerle kirletilen sular topraktaki
çeşitli katmalardan geçerek bir süzülme ( su arıtma cihazları filtrasyonu gibi)
aracılığıyla barındırmış olduğu kirliliklerden arınır ki doğal bir su
arıtma sistemi görevi görür. Tabi suyun burada tamami ile saf halde
olduğu beklenemez. Yeraltında bulunan çok çeşitli kayaçlar su içerisinde
çözünerek suya değişik özellikler kazandırır. Bu işlemler yeraltında onlarca
sene sürebilmektedir. Şifalı suların çoğunluğu bu şekilde oluşmuştur. Yapay
olarak buluş edilen su arıtma teknikleri de yine tabiattan esin alınarak
gerçekleştirilmiş tekniklerdir. İnsanoğlunun bekleyecek vakti kalmamıştır. Bu
yüzden tabiattaki su arıtma prosesi taklit edilerek
tabiattan çok daha hızlı bir şekilde arıtma işlemini gerçekleştirebilmemiz
gerekmektedir. Suyun yeraltında ilerleyerek kirliliklerinden arınması izleyerek
kopyalanan filtrasyon sistemleri bilimin de katkısıyla tabiattakinden çok daha
hızlı netice vermektedir. Yine tabiattan esinlenerek iyon değişimi prensibi ile
sudaki kirlilikler zararsız olma maddelerle yer değiştirmek suretiyle
arındırılmaktadır. Nebatlardaki osmatik basınç farkından çok yoğun ortamdan az
yoğun ortama geçişin tersinden esinlenerek reverse
osmosis (RO, ters osmoz) su arıtma sistemleri icat
edilmiştir. Ancak günümüzün teknolojisinde dahi su içerisindeki zarar veren
faydalı madde ayırımı yapıp arıtma işlemi yapılamamaktadır. Ancak suyun
saflaştırıldıktan sonra istediğimiz özelliklere getirilebilmesi olasıdır. Buna
rağmen tabiattaki çeşitli sular bulundukları ortam münasebetiyle değişik
özellikler gösterebilmektedir. Bu özellikleri sağlayan natürel mineraller ve su
moleküllerinin yapısıdır. Su saflaştırılarak daha sonra suyun yapısındaki bu
minerallerin ilavesi ile su yapısal moleküllerine bu özellikler tekrar
kazandırılabilmektedir. Bu şekilde etkin bir su arıtma prosesi
işlemiş olacaktır.
Amerikan
uzay üssü Nasa”da bir ihtiyaç dahilin de keşfedilen ters
osmoz su arıtma işlemi bugün hanelerimize kadar girmiştir.
Uzay gemisinde su arıtma netlikle bir ihtiyaçtı. Zira uzaya gidip
gelmek fiyatlı bir işti. Bilim insanlarının uzayda teknolojiyi
geliştirebilmemiz için gerçekleştireceği ilmi çalışmalar aylar sürebilecekti.
Uzay gemisi içerisinde yer alan 5 kişilik bir astronot ekibinin ihtiyacı olan
su günlük 10 ile 15 litre
arasında olacağı bekleniyordu. Yüz seksen günlük bir çalışma için bu ihtiyaç
kabaca 1800 litre
ile 2700 litre
arasında bir miktar da su etmektedir. Uzayda temiz içme su kaynağı bulunmadığı
düşünüldüğün de, bu suyunda ya dünyadan götürülmesi ya da yine yeryüzündeki su
döngüsünden yararlanılarak geliştirilecek olan bir su arıtma sistemi ile
arıtılıp tekrar tekrar kullanılması ile olası olabilecekti. Tonlarca suyun
yukarıya roketler yardımıyla taşınmasının zorluğu ve fiyatı bilim insanlarını
ikinci seçeneğe yöneltti. Yeryüzündeki su daimi bir çevrim halindedir, su
miktarı asla değişmez. Canlılar doğar büyür bu sırasında su kullanır ancak
kullandığı suyu da tabiata tekrar iade eder. Ölümde dahi canlı vücudu
içerisindeki su buharlaşarak, toprağa karışarak ve başka canlı bünyelerine
alınarak daimi çevrimin içerisinde bulunur. Peki bu işlem küçük bir uzay
kapsülü içerisinde olabilir mi. Elbette olabilir fakat tabiatta geçen vakit
gibi değil. Ters
osmoz, astronotların dışkı idrar gibi yollarla çıkardığı
suyun tekrar kullanılabilmesini sağlayan bir tekniktir. Hanelerimizdeki
aletlerde prensipte bu şekilde çalışmaktadır ancak çok daha kolay bir şeklidir.
Sonunda hanelerimize gelen su astronotların çıkardığı kadar kirli değildir. Bu
aşamada su arıtmanın genel bir ihtiyaç doğruluğu
ortaya çıktığı açıkça görülebilmektedir.
Su
arıtma hanelerimize de bir ihtiyaç doğrultusunda girdi. Su kaynaklarımız
artık yeteri kadar temiz değil. Bundan 50-60 yıl önce sadece klorlama ile
hanelere mesajlan su artık kimi kirliklerden arındırmak için kurulan arıtma
sistemlerinden geçtikten sonra hanelerimize iletilebilmektedir. Piyasada
satılan damacana ve şişe sularının ise hem fiyatsal hem de damacana kabının
içerdiği zararlı kimyevilerin suya karışma tehlikesinden dolayı sıhhat
açısından mesele oluşturması, hanemize gelen suyun arıtılarak sağlıklı ve uygun
fiyatlı bir şekilde içilebileceği gerçeğini ortaya çıkarmıştır.
0 yorum: