19 Eylül 2016 Pazartesi

ÇAĞIMIZIN VEBASI: DEPRESYON

En yaygın ruhsal hastalıklardan biri...Her üzüntülü anımızda dilimizde olan: "depresyon". Bu yüzden ne olduğunu açıklamaya geçmeden önce ne olmadığına bakmak daha anlamlı. Öncelikle günlük yaşamın getirdiği her sıkıntı, üzüntü ve olumsuz duygulanıma depresyon ismini vermek doğru değil. Depresyonu belirlerken 3D (Duygu, Düşünce, Davranış) ve fiziksel belirtiler oldukça önemli. 
Duygu Boyutu
              Üzüntü, hüzün, bunalım, huzursuzluk, mutsuzluk, öfke, stres, rutin etkinliklere karşı azalmış ilgi, çökkün duygudurum, boşluk, suçluluk, yalnızlık ve değersizlik hisleri.
Düşünce Boyutu
     Odaklanamama, kararsızlık, detayları hatırlamakta zorlanma, olumsuz düşüncelerin önüne geçememe, hayatın yaşamaya değer olmadığı düşünceleri, ölüm düşüncesi, intihar planları ve girişimleri.
Davranış Boyutu
     Enerji azlığı, halsizlik, bitkinlik, hareketlerde yavaşlama, aşırı ya da az uyku, iştah azlığı ya da aşırı iştahlı olmak, aşırı alkol tüketimi, madde kullanımı.
Fiziksel Boyutu
      Mide-barsak sorunları, sırt ağrıları, kas ve eklem ağrıları, baş ve boyun ağrıları, göğüs ağrıları ve cinsel problemler.

    Depresyonda olan bazı kişilerde mutsuzluğa ayrıca ağlamalar eşlik edebilirken, bazı kişiler ise ağlayamamaktan şikayet edebilirler. Elbette depresyon tanısı için bir kişide yukarıda bahsedilen belirtilerin hepsinin bir arada görülmesi gerekmez. Görülen belirtilerin ise hemen hemen her gün olacak şekilde iki hafta süredir devam ediyor olması ve kişinin yaşam kalitesini azaltacak şekilde günlük işlevselliğini bozuyor olması gerekir. Buna örnek verecek olursak; kişiler arası ilişkilerde bozulmalara, ekonomik ve mesleki kayıplara, sosyal olarak geri çekilmeye sebep olabilir.

Depresyonun Ortaya Çıkmasına Zemin Hazırlayan Durumlar ve Risk Faktörleri Nelerdir?
      Günlük yaşamda herkesin karşılaşması muhtemel olan birtakım durumlar depresyona zemin hazırlayabilir: evlilik problemleri, işsizlik, ayrılık, maddi sıkıntılar, yalnızlık, sosyal destek yetersizliği, erken çocukluk travmaları, alkol-madde bağımlılığı, sağlık problemleri ve bir yakının vefatı gibi. Ancak aynı durumu yaşayan herkesin aynı tepkiyi vereceğini söyleyemeyiz. Ayrıca burada bir parantez açmak gerekir ki, yas durumu ile depresyonu birbirine karıştırmamak gerekir. Yas, sevilen bir kişinin kaybının ardından yaşanan ruhsal duruma verilen isimdir ve yaşanması gereken doğal bir süreçtir. Yasta boşluk duyguları ve yitim başatken, depresyonda çökkün duygudurum ve hayattan zevk alamama baskın duygudur.

      Depresyon için bazı hastalıkların riski artırdığını da söylemek mümkün: kalp-damar hastalıkları, beyin hastalıkları, böbrek yetmezliği, tiroid bezi rahatsızlıkları gibi. Ayrıca bazı kişilik özellikleri de yatkınlığı artırmakta. Sıkıntılarını sürekli surette içine atan, mükemmeliyetçi ya da aşırı duygusal insanlarda depresyon riski artmakta. Diğer risk faktörlerine baktığımızda; düşük sosyoekonomik seviyede, işsiz, boşanmış ve hiç evlenmemiş kişilerde ve kadınlarda erkeklerden iki kat fazla risk söz konusu. Kadınlarda riskin fazla olmasında; menstrüal döngü, hamilelik, doğum sonrası dönem ve menopoza bağlı hormonal değişiklikler etkili olabilmekte. Sosyal statü, rol dağılımı, sorumlulukların fazlalığı, erkeklerin psikolojik yardım almaya kadınlar kadar açık olmaması (çünkü erkeklerde depresyon daha çok sinirlilik, öfke patlamaları, evden uzaklaşma şeklinde görülüyor.) bu riski artıran diğer faktörlerdendir. Yaş açısından baktığımızda ise depresyon, her yaş grubunda görülebilir. Ancak en sık 25-44 yaş aralığında görülmekte. Yaşlılarda (65+) ve ergenlerde tehlikeli boyutlara ulaşarak ümitsizlik duygularıyla, depresyonun son noktası olan ölüm düşünceleri ve intihara kadar giden bir sürece sebep olabilir. Çocuklarda ise depresyonun görünümü, diğer belirtilere ek olarak; okul sorunları, hastalık uydurma, okul reddi, ebeveynlerini kaybetme korkusu, aşırı sinirli olma, arkadaşlarından uzaklaşma, sessiz ve yalnız kalmak isteyerek odasına kapanma, ders çalışmak istememe şeklinde olabilir.

Depresyonun Türleri Nelerdir?
       Yeğin (Majör) Depresyon: Ölüm, boşanma, ayrılık, iş arkadaşlarıyla-partnerle çatışma, istismar ve bazı kişilerde emeklilik  gibi hayat olayları sonrasında yaşanan kayıp üzüntüsü bu tür bir depresyonun ortaya çıkmasına sebep olabilir.
       Süregiden Depresyon (Distimi): En az iki yıl süreyle, çoğu gün günün büyük bölümünde, kişinin söylediği ya da başkalarınca gözlendiği üzere çökkün duygudurum söz konusudur.
     Mevsimsel Depresyon: Yılın belli dönemlerinde (sonbahar ve kış mevsiminde başlar, ilkbahar ve yaz mevsiminde biter.) yaşanan hüzün ve karamsarlık içeren duygudurum değişimidir. 
      Doğum Sonrası Depresyon: Annede doğum sonrası ilk dört hafta içinde başlayan, kolay ağlama ve mizaçta dalgalanma ile seyreden kısa süren veya 1-2 yıla da uzayabilen, gebelik hüznünden daha ağır geçen bir duygudurum değişimidir.
      Aybaşı öncesi (Premenstrüel) Depresyon: Aybaşı döngülerinin büyük bir çoğunluğunda aybaşlarının başlamasından önceki son hafta belirgin duygusal değişkenlik (üzüntülü, ağlamaklı hissetme), kolay kızma ve öfkelenme, umutsuzluk, bunaltı, gerginlik şeklinde kendini gösteren ve birkaç gün içinde iyileşmeye başlayan belirtiler söz konusudur.

      Görülebileceği üzere herkes hayatının belli dönemlerinde depresyonu yaşayabilir. Önemli olan bunun tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu unutmadan destek almaktan çekinmemek.

Sağlıklı Yaşam İçin...
*Düzenli egzersiz ve spor,
*Doğal yiyecekler,
*Abur cuburdan kaçınmak,
*Destekleyici insan ilişkileri geliştirmek,
*Stres ve öfke yönetimini öğrenmek,
*Gevşeme tekniklerini öğrenmek,
*Olumsuz düşüncelere uzak, olumlu düşüncelere yakın bir tavır sergilemek gerekir.

PAYLAŞ

Yazar:

0 yorum: